image.jpg

Derginin Adı: Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Cilt: 2016/2
Sayı: 36
Makale Başlık: A COMPARATIVE ANALYSIS OF THE MALE SETTING IN THE FIGHT CLUB AND A MAN ASLEEP
Makale Alternatif Dilde Başlık: DÖVÜŞ KULÜBÜ VE BİR ADAM UYKUDA ESERLERİNDE ERKEK ALANININ KARŞILAŞTIRMALI OLARAK İNCELENMESİ
Makale Eklenme Tarihi: 22.01.2017
Okunma Sayısı: 1
Makale Özeti: The twentieth century postmodern world not only created an era of a decentered way of life but also tremendously triggered a decentered literary style that somehow achieves to encompass the entire story of human life. Although the term postmodern seems to be a broad concept that has different effects in different geographies, it magically succeeds to unite differences and reflect a common story behind a veil. Chuck Palahniuk’s The Fight Club (1999) and George Perec’s A Man Asleep (1967) are marvelous examples for that. While Palahniuk’s story is the voice of the reflections of postmodern human life in the United States, therefore American postmodern literature, Perec’s story becomes the voice of postmodern human life in France. Although two works signify different geographies, a comparative analysis of these works highlight the reality that two different cultures are bounded with each other in terms of the literary concepts; ‘daily life;’ ‘sleep,’ ‘headache – pain,’ ‘depression,’ ‘addiction,’ ‘the double’ and ‘the notion of success.’ Perec’s and Palahniuk’s nameless characters’ lives surrounded by cultural codes of abundance at first sight, which later became their captivity that triggers either depression or schizophrenia. At this point, a comparative analysis that acts as a bridge between two different cultures and geographies postulate the idea that in the postmodern world of fragmentation, comparative literature achieves to form a web of wholeness which helps the reader to develop a cultural, historical, social and psychological analysis of stories which are the stories of all of us.
Alternatif Dilde Özet: 1960 yıllara girişle birlikte, sosyo-politik değişimlerin yarattığı dönüşüm yaşamın her alanında post modernism olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanat, tarih, felsefe, sosyoloji ve pek çok alanda yansımalarına tanık olunan bu dönemde elbette edebiyat eserleri de bu yeni döngüye kapılmış ve değişime aynalık etmiştir. Sadece Amerika’yı değil Avrupa’yı da etkisi altına alan bu dönem insan yaşamının değişim karşısında sergilemiş olduğu psikolojik ve fiziksel savaşı edebiyat eserleri yoluyla ustaca yansıtmıştır. Amerikalı yazar Chuck Palahniuk ve Fransız yazar George Perec kurmaca düzlemde post modern yaşamı en etkili biçimde yansıtanların başında gelmektedir. Yeni dünya düzeninde monotonluk, yalnızlık, depresyon ve stres ile çarpışmak zorunda kalan bireyi başarıyla yansıtmışlar ve adeta döneme ışık tutmuşlardır. Perec ve Palahniuk’u dönemin yazarlarından ayıran en önemli nokta ise eserlerinde erkek bedeni ve ruhunu odağa alarak dönemin psikolojik bir açılımını gerçekleştirmiş olmalarıdır. İki eserin karşılaştırmalı olarak incelenmesi Amerikan ve Fransız toplumu arasında bir köprü kurarak farklı coğrafyalardan, farklı zaman dilimlerinden, farklı kültürler üzerinden okuyucuya ışık tutmaktadır. İki adsız kahramanın kahve, televizyon, alışveriş, uyu, uykusuzluk, depresyon, şizofreni ve yalnızlık ile kesişen yaşamları okuyucunun içsel sesine kulak vererek az ya da çok kendi yaşamından bir parça bulabileceği bir düzleme kucak açar. Kurgusal düzlemde pek çok kültürel kod ve temel yapı taşları ile yansıtılan hikâyeler günümüz dünyasında erkek olarak verilen mücadelenin yansıması haline gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında psikolojik ve sosyolojik olarak ‘erkek karakter’ olmaktan öte insan olmanın zorlukları aktarılmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde Amerikan ve Fransız toplumu üzerinden yansıtılan hikâyeler küreselleşen dünyada her birimizin hikâyesine dönüşür.

PDF Formatında İndir

Download PDF