Makale Özeti:
|
Eski Türk edebiyatında nesir, bugüne değin zayıf olduğu, yetersiz kaldığı
gibi değerlendirmelere muhatap olmuş, âdetâ ademe mahkûm edilmiştir. Bu
değerlendirmelerin efrâdını câmi’ ağyârını mâni’ tedkik ve tetebbu’a dayanmadığı,
gayet sathî olduğu da su götürmez bir gerçektir. Nesrin arka planda
kalmasında şiirin baskın olması, mensur metinlerin çetin ve çetrefilli bir yapıya
sahip olmasından daha çok, özellikle Tanzimat ve Cumhuriyet dönemindeki
geçmişe dönük ideolojik bakış açısının önemli payı vardır. Kemiyet bakımından
nazımdan geri olan Türkçe mensur eserlere ilişkin incelemeler söz konusu
haksız muamelenin ve önyargıların giderilmesi, mazbut ve mukayyed bir Türk
nesir geleneğinin de var olduğunun teslimi hususunda katkı sağlayacaktır. Yazıcıoğulları
ailesi Türk kültürü ve toplumsal yapısı bakımından önemli bir yere
sahiptir. Bu ailenin fertlerinden biri olan Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, bir kısmı
tercüme bir kısmı telif ve biri hariç diğerleri mensur olan sekiz eseriyle temayüz
etmektedir. Asıl amacı halkı aydınlatmak olan Ahmed-i Bîcân, bu eserleriyle
toplumsal yapının oluşumundaki katkısı kadar Türk nesrinin XV. yüzyıldaki
gelişimi bakımından da önemli bir şahsiyettir. Bu yazıda, adı geçenin eserlerinin
Türk nesir geleneği içindeki yeri tespit edilmeye çalışılmıştır.
|